Ayasofya; 537 yılında Bizans İmparatoru 1. Justinian tarafından, dönemin ünlü geometri uzmanı ve mühendisi Miletli İsidor ve matematikçi Trallesli Anthemius’a yaptırılmıştır. 532 yılında başlayan ve 6 senede tamamlanan inşaatın kısa sürmesinin en önemli sebebi, inşaatta kullanılacak malzemelerin üretilmek yerine, imparatorluk topraklarındaki diğer yapılardan temin edilmiş olmasıdır. Diğer bir etken de inşaatta 10 bin kişilik dev bir insan gücünün çalışmış olmasıdır.
Ayasofya; inşa edildiği dönemde özellikle; 31 metreden geniş ve 55,6 metre yüksekliğe sahip dev kubbesi ile tüm dünyanın ilgisini çekmiş ve “en büyük mabet” unvanını bin yıla yakın bir süre elinde bulundurmuş bir mühendislik harikasıdır. Bizans mimarisinin bir simgesi olarak kabul edilir ve mimarlık tarihini değiştirdiği söylenir. Yanı başındaki Sultan Ahmet Cami de dahil olmak üzere, birçok cami tasarımına ilham vermiştir.
İnşa edildiği tarih olan 537 senesinden, İstanbul’un fethine kadar dünyanın en büyük kilisesi olarak kabul edilen Ayasofya; 1453 senesinde Fatih Sultan Mehmet’in emri ile, fethin sembolü olarak camiye dönüştürülmüştür. İlk minare Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmış olup, bunun tuğla rengi olan minare mi, yoksa daha sonra yıkılmış bir ahşap minaremi olduğu tartışmalıdır. II. Selim döneminde Osmanlı baş mimarı, Mimar Sinan tarafından yapı ele alınmış ve dış çeperine inşa edilen payandalarla depreme karşı dayanıklı hale getirilmiştir. Binanın batı kısmındaki eş minareler de Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir.
Her yıl 3 milyona yakın turist tarafından ziyaret edilen Ayasofya; hala mimari bir başyapıt olarak görülmekte ve UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer almaktadır.
Yoruma kapalı